Zum Inhalt springen

Almanya’daki camileri kim koruyacak?

21. Februar. 2020

Sami Alphan – Köln

Hanau terör saldırısı, Alman polis ve askerlerinin üyesi oldukları faşist oluşumlar, silahlı saldırılar, camilere saldırı planı içinde olup da son anda çökertilen örgütler, camilere yüzlerce saldırı ve polis merkezlerinde kaybolan ağır silahlar. Bunların hepsi artık duya duya alıştığımız konular oldu. Her haberden sonra Müslüman cemaat ve STK’lar Alman devletine yönelik beklentilerini sıralayıp camilerimizin de korunma altına alınmasını talep ederler. Ederler de Alman dostumuzun kutsal ineği paradır ve bu tür önlemler için harcama yapmak istemezler. Yetkililer yuvarlak ifadeler kullanır, camilerin korunması konusu bir dahaki faşist aksiyona kadar unutulur gider. Köln’deki gibi büyük camiler bile sürekli korunmaya alınmaz, kapısında polis beklemez. Camiler kendi imkanlarıyla görevlendirdikleri güvenlikçilere camiyi emanet ederler. Ağır makineli silahlı saldırganlara karşı caydırıcılığı olmayan bir uygulamadır bu da maalesef.

Temsili fotoshop resim

Peki ilk gerçekleşen ölülerin olacağı saldırıya kadar bekleyecek miyiz? Tarihin tekrarlanma potansiyelini göz ardı mı edeceğiz? Aslında gerek Türkiye Cumhuriyeti devleti, gerekse camilerin bağlı bulunduğu dini cemaatlerin bu konuda bir araya gelerek acil çözümler geliştirmeleri lazım.

Alman devletinin pasifliği ve ilgisizliği, lafla iş çevirme, anma nöbetleri, mumlar çiçeklerden başka somut adım atmadığı/atmayacağı da dikkate alınırsa geriye ilk başta biraz uçuk gelebilecek bir çare kalıyor: Almanya’da isteyen Türk camilerini Türk polisi/bekçisi korusun. Tehlikeye maruz diğer dini cemaatlerde uygulanan bir yöntem bu. Havraları İsrail polisi de koruyor zaman zaman. Kaldıki kapılarında ibadet günlerinde Alman polis ekibi de nöbet tutuyor. Pratikte nasıl olabilir? Arayan bulur hikmetince Almanya’dan sicili temiz, cami ünsiyeti olan edepli güvenlikçi gençler Türkiye’de eğitimden geçirilir, sonra buraya silahlı cami koruması olarak atanır.

Her iki tarafta da bir dizi bürokratik engel, mevzuat sorunu çıkabilir ki bu da normaldir. Türkiye ayağında mevzuatın uygun hale getirilmesi kolay olabilir. Ama Alman tarafında bu konuda “silahlı özel ordu kurulması” suçlamalarından güvenlik sorunlarının en fantastik boyutlarından itiraz gelebilir. Çözüm bulunur aranırsa: Silahlar uygun bir kasada saklanır, sadece görev esnasında takılır, Alman standartlarında güvenlik şartları öngörülür vs. Devletler bu konuda müzakere yapa yapa ilerler. On istenir, akılda beş olur, yedide anlaşılınca herkes memnun kalır. Kaldıki somut saldırı olasılığının bu kadar yüksek olduğu bir vasatta Alman tarafının elinin pek de güçlü olduğu söylenemez.

Toplumsal sivil eylemler duyarlılık için iyidir ama, orantılı güvenlik önlemleri almak daha iyidir. Pasifist söylemlerle hiç bir terörist ırkçının ikna olduğu görülmemiştir.

Sesimizi Ankara duyar mı bilemeyiz, vatandaşlarının can güvenliğini korumak devletin duyarlılıklarının başında gelmelidir. Bu konuda Türk devlet erkanının hassasiyetine güveniyoruz.

Ausschwitz Toplama Kampının Dağıtılmasının 75. Yıldönümü veya Almanya’da Faşistliğin Önlenmesi Mümkün mü?

28. Januar. 2020

Sami Alphan / Köln

NRW dini cemaatleri ve eyalet hükumeti Ausschwitz toplama kampının Kızıl Ordu tarafından dağıtılmasının 75. yıldönümü vesilesiyle bir bildiri yayınladılar. Konuya bir iki not düşelim.

1. Nazilerin Yahudileri katletmesi büyük bir insanlık suçudur. Ama orada sadece Yahudiler değil başka azınlıklar hatta Müslümanlar da vardı. Bunu bi düzeltelim.

2. O zaman da Nazilerle aynı görüşte olmayan insanlar/Almanlar vardı. Yani tüm Almanlar Nazi değildi(r). Önce can sonra canan hikmetince ses çıkarmamışlar anlaşılan. Yani can korkusu.

3. Ben o günlerin suçundan sorumlu değilim. Suç şahsidir. O zamanlar hayatta bile değildim. Olsaydım Nazi taraftarı olmayacağım kesin. Mevcut suçlu Nazi subaylarını Mossad inlerine girerek infaz etti zaten. Birebir suçlu kalmadı.

4. İnsanlık suçu denilen şey insana karşı yapılan suçtur. Nazi Almanya’sının dar zaman ve mekan kalıplarına sıkıştırılamaz.

5. Nasıl oldu anlamıyoruz deyip üzülmek yerine mesela cami saldırılarının suçlularını bulabilir, ağır cezalara çarptırabilirsiniz.

6. Medyadaki adi İslam aleyhtarlığının yahudi düşmanlığı kadar iğrenç olan Müslüman düşmanlığını doğurduğunu ve beslediğini hatta göverttiğini kabul edip önlem almada devlet olarak adımlar atarsanız sonradan ya nasıl oluyor anlamadık demezsiniz. Tarihi tekerrür ettirmemeniz gerekir.

7. Aşırıcılık ve ırkçılığın tüm insanlara karşı işlendiğinde suç olduğunu ortaya koyan duyarlılık derslerini müfredatlara daha etkin şekilde alabilirsiniz.

8. Ucuz nüfus olarak ülkeye alınan mülteciler ve Müslümanlar arasındaki Yahudi düşmanlığı mıdır, yoksa İşgalci güçlere karşı bir duruş mudur ayırt etmek için gayret gösterildi mi bilmiyorum. Kafanızda bir antisemitizm tarifi geliştirip sanayi ürünlerinde olduğu gibi herkesin bunu alıp benimsemek için koşacağını beklemek gerçekçi midir? Hadi bu konu tabunuz diye tartışmıyoruz;)

Sonuncu not olarak: Yıldönümlerinde tekrarlanan iyi niyetlerin, herkesten çok Müslümanlara görev çıkaran aba altından sopa açıklamaların sadra şifa adımlara, çözümlerin aktüelleştirilerek günümüz faşistliklerine çare olacak projelere evrilmesini bekliyoruz.

Berlin Polislerinin Aşırılıklarından Hak Mücadelesine / Sami Alphan — ABI – Blogger über Gott und die Welt

28. Juni. 2017

Hamburg Emniyet Müdürü Ralf Martin Meyer, geçtiğimiz günlerde Hamburg’ta yapılacak G 20 zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın korumalarının Haziran ayında Washington’da göstericilerin tehlike arz edecek şekilde Türk siyasilere yaklaşması üzerine çıkan arbede gibi olayların yaşanmayacağını açık bir dille ifade ederek polisin hazır kıta bekleyeceğini ve böyle bir durumda olaya müdahale edeceğini ifade etmişti. Gelgelelim Müdür Meyer’in, aba […]

über Berlin Polislerinin Aşırılıklarından Hak Mücadelesine / Sami Alphan — ABI – Blogger über Gott und die Welt

Hessen eyaletinde İslam din dersi öğretmeni ihtiyacı had safhada

22. Dezember. 2012

http://zaman-online.de/9622/hessen-eyaletinde-islam-din-dersi-ogretmeni-ihtiyaci-had-safhada

 

21.12.2012 15:31

SADECE 22 BAŞVURU GELDİ

Hessen eyaletinde İslam din dersi öğretmeni ihtiyacı had safhada

Almanya’nın Hessen eyaletindeki okullarda 2013-2014 öğretim yılından itibaren İslam dini dersinin okutulması kararının ardından, eyalette din dersi öğretmenine ihtiyaç olduğu bildirildi. İslam dini derslerinin verilmesi kararının uygulama sürecinde Hessen eyalet yönetiminin “muhatap kuruluş”u olan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin (DİTİB) Hessen eyaleti Başkanı Fuat Kurt, çalışmaları ve süreç hakkında bilgi verdi. Kurt, ilk etapta, din derslerinin verileceği okulların belirleneceğini ifade etti.

DİTİB Hessen eyaleti Başkanı Fuat Kurt

İlkokula başlayacak öğrencilerin sayısı belirlendikten sonra her okulda 8 öğrenci esasına uyularak sınıflar oluşturulacağını kaydeden Kurt, “DİTİB camilerindeki rakamlara göre önümüzdeki yıl ilkokula başlayacak 1200 çocuğumuz var. Bu çocuklar Hessen eyaletinin tamamına yayılmış durumda. Biz öğrencilerimizin sayısını Eğitim Bakanlığı’na bildirdik. Hangi adreste kaç çocuğumuzun olduğunu bildiriyoruz, bakanlık da hangi okulların çocuklara yakın olduğunu tespit edecek” dedi.

Bakanlığın öncelikli olarak Hessen eyaletindeki 25 okulda sınıf açmayı planladığını, aslında daha fazla okulda da sınıf açılmasının mümkün olduğunu söyleyen Kurt, din dersi öğretmeni yetersizliği ve alt yapının henüz oturmamış olmasından dolayı başlangıçta fazla sınıf açılamayacağını kaydetti.

MÜFREDAT CEMAATLERLE ORTAK HAZIRLANDI

Önümüzdeki yıl ilkokullarda düzenli olarak okutulacak İslam dini dersinin müfredat çalışmaları hakkında da bilgiler veren Kurt, müfredatın Hessen eyaletindeki tüm Müslüman cemaat temsilcileriyle bir araya gelerek verdikleri ortak kararla hazırlandığı anlattı.

Kurt, cemaat temsilcilerinin, eyalet yönetiminin hangi cemaati muhatap aldığına bakmaksızın, ortak hazırlanacak din dersi müfredatını hep birlikte destekleme kararı alındığını hatırlatarak, bu sayede Almanya’da bir ilke imza atıldığının altını çizdi.

DİN ÖĞRETMENLERİNİN BELİRLENMESİ

Kurt, din dersi verecek öğretmenlerin belirlenmesi konusunda da, “Eğitim Bakanlığı’na bağlı öğretmenlerde Müslüman olma şartı aranıyor. Din dersi vermesi yeterliliği konusunda da DİTİB tarafından oluşturulan komisyonun vereceği onay sonrasında öğretmenlik yapılabilecek” bilgisini verdi. Hessen eyaletinde öğretmen olmasa da çok sayıda üniversite mezunu Türk genci olduğuna dikkati çeken Kurt, bakanlığa verilen sayıları mümkün mertebe yüksek tutmak istediklerini ifade etti.

Bakanlığa bildirilen ihtiyacın fazla olması durumunda üniversite mezunu gençlere de istihdam sağlanabileceğini belirten Kurt, “Bu gençlerimizin İslami alt yapıları yeterli. Sadece pedagojik formasyona ihtiyaçları var. Düşünüyoruz ki, ailelerin taleplerini iletebilirsek, gençlerimize de istihdam sağlayabiliriz” şeklinde konuştu.

Hessen Eğitim Bakanlığı’na şu ana kadar din öğretmenliği için 22 resmi başvuru yapıldığını söyleyen Kurt, bu sayının çok yetersiz olduğunu söyleyerek, “Bu öğretmenlerle henüz temasa geçmiş değiliz. Kendilerine hızlandırılmış bir şekilde din dersi eğitimi verilecek. Giessen Üniversitesi İlahiyat Bölümü bu konuda görevlendirildi” şeklinde konuştu.

Din dersi öğretmeni olmak isteyenlere çağrıda bulunan Kurt, başvuruların DİTİB veya Hessen Eğitim Bakanlığı’na yapılabileceğini ifade etti. Almanya’nın Hessen eyaleti yönetimi, eyalet okullarında 2013-2014 öğretim yılından itibaren İslam dini dersi okutulması kararı almıştı. AA BERLİN

İlgili Konular:  

Şiir okuma denemem: Cemal Safi – Tek Hece: Aşk

22. Dezember. 2012